Sakal, yetişkin erkeklerin yanak, çene ve yüzün alt kısmında çıkan kıllarına denir. Bazı erkekler sürekli tıraş olurken, bazıları sakal uzatarak kuaförde şekil verdirmektedir. Peygamber Efendimiz de zamanında sakallı olduğundan dolayı, onun sünnetini yerine getirmek amacıyla sakal bırakan kişiler bulunmaktadır.

Peygamber Efendimizin sünnetini yerine getirmek için sakal uzatanlar, sakallarını taradıktan sonra bir eliyle kavrayıp aşağı doğru kaydırarak, altta kalan uzun kılların uçlarını düzeltir ve keser. Bu işlem sırasında sakala hayır duası yapanlar da vardır. Sakal duası, Peygamberimizden günümüze kadar devam eden bir dua olmayıp, sonradan kişilerin sünnetlerden birini yerine getirme amacıyla ettikleri bir duadır. Sakal bırakan birine etrafındaki kişilerin "Sakalını okuttun mu?" sözünü sizler de mutlaka duymuşsunuzdur.

"Ya Rabbi! Cümlemize inayet ve lütfu hidayet eyle, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in sünnet-i seniyyelerine uymak üzere sakal bırakan şu kardeşimizin sakalını mübarek eyle. Bundan böyle daha birçok sünneti yerine getirmesini nasip eyle.

Kabe'ye gidip Resûlullah ve Beytine yüz sürüp zemzem ile yıkanmasını nasip eyle.

Ya Rabbi! Cümlemizi Muhammedî İslam üzere yaşayanlardan eyle."

Sakal, İslam kültüründe önemli bir yere sahiptir. Peygamber Efendimiz'in sakal bırakması, Müslümanlar için önemli bir sünnettir. Sakal, birçok hadiste de övgüyle bahsedilen bir özellik olup, Müslüman erkeklerin sünneti yerine getirme arzusu taşımasına vesile olur.

Sakal, sadece dini bir sembol değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir anlam da taşır. Birçok toplumda sakal, olgunluk, bilgelik ve saygınlık işareti olarak kabul edilir. Ayrıca, sakal bırakan kişiler toplumda belirli bir statüye sahip olabilirler.

Sakal bırakmak, Peygamber Efendimiz'in sünnetini yerine getirmek ve İslam kültüründe önemli bir yere sahip olmak anlamına gelir. Sakal duası ile bu niyet pekiştirilir ve manevi bir boyut kazanır. Sakalın bakımı ve düzenli olarak taranması, hem estetik hem de dini anlamda önemlidir.